12 Mayıs 2013 Pazar

Benim Hakkımda Her Şeyi Konuştuk

  Geçen hafta yaptığım röportajlardan birisiydi.Bu benim ikinci röportajım.Vedat sordu ben cevapladım. Blog'dan,modadan,hayattan ve aşktan bahsettik.Vedat'ın blogu özel olduğu için bir örneğini de aynen ben burada yayınlıyorum.

Kıyafet Geçicidir,Stil Kalıcı...

-V:Stil ne demek sence?Hangi insanlar stil sahibi?Nasıl stil sahibi olabiliriz?

    Stil kıyafetlerle çevreye vermek istediğimiz bir ileti aslında.Bir nevi dış dünyaya çizdiğimiz penceremiz.Uyumlu,özgün ve göze hoş gelen insanlar stil insanlardır.Stil sahibi olmak bence sonradan kazanılan bir özellik değildir.Çünkü gidip dünyanın parasını dökersiniz kıyafetler alırsınız,hatta belki profesyonel yardım alırsınız ama taşıyamazsanız o kıyafeti,o zaman o kıyafetin bir anlamı kalmaz.Ya da çok şıksınızdır ama çok kaba bir haliniz vardır,o stili yerle bir edersiniz.Karakterde dış görünüşün en büyük tamamlayıcısıdır.Bir insanın yürüyüşünden heyecanlı mı özgüvenli mi bir tip olduğu şak diye anlaşılır.

-V:Yani olmayınca olmuyor diyorsun?

     Tam olarak onu demiyorum aslında.Her zaman ilk olarak temiz ve özenli giyinmek benim için esas.Stil olma ama bakımlı ve temiz ol.O daha da mühim.Bir de insanlar mesela Lady Gaga olmaya çabalıyor.Sakil duruyor o zaman.

-V:Çok sevdiğin vazgeçemem dediğin parçalar var mı?

     Deri.Bayılıyorum deriye.Bütün kış hep derili kombinler giydim.Ama iflah olmaz bir hayvan sever olduğum için gerçek deri bile alamıyorum.Lasteks tercih ediyorum genelde.Sonra bordo çok severim.Özellikle aksesuarlarda.Elbise ve şort çok fazla giyiyorum

-V:Kürke de karşısın o zaman?

    Vallahi hiç insan derisi giymiş bir chinchilla görmedim ben.İnsanoğlunun bu kadar vahşi olmaya hakkı yok.İlkçağlarda yaşamıyoruz.Etraf manto dolu.Giymeyiversinler kürk.İki dakika şık olacağım diye 20-30 hayvanın canı gidiyor bir kürk için.Öyle şıklık da olmaz olsun

-V:Free Friday'i sevmiyorum demişssin.Neden?

      Burada çok anlaşıldığını zannetmiyorum.İnsanlar bakımsızlığa,özensizliğe Free Friday demişler sanki burada.Gerçeği bu değil tabi ki.Kot mu giymek istiyorsun,giy.T-shirt mü?Peki.Ama saçına da bir tarak vur kardeşim.Bir parfüm sık,iki allık sür.Holdinglere çok giderim ben işti,okuldu,arkadaş ziyaretiydi derken.Çoğu bu vaziyette.Özensiz,pasaklı gibi.Adam 180 ülkede şubesi olan bir şirkette,ama kotu poposundan düşüyor.Olmaz.Şirketi iyi yansıtmıyorlar.Ben haklarında iyi düşünemiyorum.Şekilci miyim,hayır.Ama şirketi iyi temsil etmeli ciddiye almalı.Ayrıca kravat yaratıcılığı öldürüyor diye saçma bir bahane de olmaz,olamaz.Sen çok zekisin ama kravat beynine oksijen gitmesini mi engelliyor?(Gülüyor)

-V:Matematikle aran çok iyi bildiğim kadarıyla?Oturup evde boş zamanlarında matematik sorusu çözermişsin,doğru mu?

    Hahah kim söyledi,pis ispiyoncular(Gülüyor)Doğrudur Vedat.Aşığım matematiğe.Hayatta bence her şey matematik üzerine kurulu.Matematiğin beceremediği tek şey aşktır.1+1=1'i hiçbir matematikçi çözemez!Aynı zamanda iyi bir muhasebeciyim de.

-V:Aşk mevzuna geleceğim ama modadan ziyede aslında iyi bir finansçısın!Biraz ondan bahsedelim.Finans sıkıcı değil mi?

     Yandın şimdi ben sabaha kadar ekonomi konuşurum.(Gülüyor)Naçizane iyi bir finansçı olduğumu söylerler.Ekonomiye meraklıyım.Hukuka meraklıyım.İkisini de iyi harmanladığımı düşünüyorum.Bizim okulda Hukuk ve Finans da çok iyidir.Ben daha çok yatırım bankacılığı ve risk uzmanlığı konusunda deneyimliyim.Çünkü daha matematik ve fizibilite üzerine kurulu.Hakimiyet daha sende.Ama denetim de ilgimi çeker.Sıkıcılık konusuna gelince,aslında değil.Çünkü finans ve denetim-danışmanlık şirketlerinin yaş ortalamaları çok genç.Taş çatlasın en kötü 30'dur.Yaşıtlarınla berabersin.E bu da keyifli tabi.

-V:Gelelim aşk mevzuna?Aşkta başarılı mısın?En son ne zaman aşık oldun?

     Ben bu yıla kadar hiç aşık olmadım açıkcası.Bu konuda da çok seçiciyim.Kalbimi kaptırmaktan hoşlanmıyorum.Birisi benim alanıma girdi mi rahatsız bile olduğum söylenebilir(Gülüyor)Ama bu yıl mucize oldu aşık oldum ama sonu hüsran.İki kez gördüğüm birine aşık oldum.İmkansız bir şey.

-V:Aşık olunca neler yapıyorsun?Saçmalar mısın?

  Şöyle şöyleyeyim.Normalde bir TV'yi söküp takarım.O kadar haşır neşirim teknolojiyle.Tamirat-tadilat benden sorulur.Ama onun yanındayken gözünü dikmiş bana bakarken tabletin açma kapama düğmesini,ses kaydetme uygulamasını bulamadım.(Gülüyor)Rezil oldum.Eminim aptal demiştir.Çünkü beni tanımıyor.

-V:Kelebek mevzusu oldu mu?

  Yok ama dizlerim çok titredi,sesim kısıldı konuşamadım.Allah'tan oturuyordum.Eminim saçmaladım.Ne söyledim hatırlamıyorum bile.

-V:Onu kaybettiğine üzüldün mü?Neden kaybettin demeyeceğim anlatmayacağın belli!

   Zaten benim olmadığı için bir kaybetme mevzusu yok.Ama benim olsun çok isterdim ve eminim o da beni tanıyor olsaydı benim onun olmamı çok isterdi.Çünkü o benim ruh eşim.Ve ben 21 yaşında olmama rağmen ilk kez aşık olduğumdan emin oldum.Üzüldüm.Hem de çok.Hatta keşke hiç karşılaşmasaydık bile dedim.Hayat boyu içimde ukde kalacak.Hatta falımda onunla karşılaşacağım çıkmıştı ve karşıma çıktı.Ama falda hayat boyu beraber olacağım vardı.Gerçeğe dönmedi tabi.Fal işte.(Gülüyor)

-V:Üzüldüm şimdi.Hiç öğrenemeyecek o zaman?

    E haliyle.Artık yapacak bir şey yok.Olmasını deli gibi isterdim.Ama yapacak hiçbir şey yok.Tabi ki o bunu hiç bilemeyecek!

-V:Duygularını dışa vurur musun?

     Asla(Gülüyor)Her zaman ketumum.

-V:Nehir evliliğe yakın mı?

   Şöyle söyleyeyim.Ben pizzayı çok severim.Bir ara her gün pizza yemek zorunda kaldığım bir dönem oldu.Pizzadan soğudum.Aşk evliliğe yetmez.Rotayı aynı yöne çevirmiş birbiriyle uyumlu iki kaptan lazım evlilik için.Aşk çok hayaller ülkesi,evlilik de çok uçurum kenarı.Gözün kapalı gidersen kendini 5000 metreden düşmüş paramparça bulursun.Ben beraber seyahat edebileceğim,spordan ekonomiden,aşktan,hayattan konuşabileceğim,şakalaşacağım hayat dolu birisini istiyorum.O zaman evlenirim.

-V:Nasıl bir evlenme teklifi istersin?

   Vallahi köpek alsa bana boynuna da yüzük koysa çok memnun olurum.Tabi köpeği de barınaktan alırsa 10 numara olur!

-V:İlişkiler nasıl olmalı sence?

   Baskısız olmalı.Kocam o gün maça mı gitmek istiyor gitsin.Arkadaşlarıyla mı buluşacak buluşsun.Alışverişe mi gideceğim,tek gideyim.Arkadaşlarımla buluşacaksak ben buluşayım.Ortak arkadaşlarımızla buluşacaksak yine buluşuruz ikimiz.Ama sürekli beraber olmaz.Bıkarsın.Herkesin kendine ait bir alanı olsun.Yoksa boşanırsınız.Ben ne izin alırım ne izin veririm.Kendi yetişkin onu takip edemem.O da beni etmesin.Birbirimize güvenelim.Bu demek değil ki birbirimizi görmeyelim.Sadece nefes aldığımz zamanlarda olsun.Neredesin neredesin demeyelim 10 dakikada bir.Ama ilgilenirim.Alakamı eksik etmem.O beni aramak istiyorsa arasın.Arama demem.

-V:Senin anıtını dikerler diyeyim ben!İdeal ilişki bu!

   Olması gereken bu.

-V:Evlenirken birbirini tanımak için uzun süre mi geçmeli sence?

   O değişir.Bir insana bakarsın 10 yıldır tanıyor gibisin.Öbürünü 2 senedir tanırsın evlenince bambaşka olur.Evlilik insanları değiştirmez.Senin aşktan onun görmediğin özelliklerini görmeni sağlar.Aşk bir kalbi paylaşmak,evlilik de hayatı.İkisi farklı şeyler.Ne der büyükler,çok sevdiğinle değil çok anlaştığınla evlen.Bunlar boş laf değil!

-V:Kayınvalide mevzusuna nasıl bakıyorsun?İyi anlaşır mısın sence ileride?

   Yani kim olacağını bilemem tabi ama umarım iyi ve kültürlü biri olur.Sonuçta çocuklarımın akrabası olacak.Kendim açısından da ben her zaman şöyle düşünürüm,evet sevmek zorunda değilim.Ama saygı duymak zorundayım.İyi biri olursa severim de.Neticede ben nasıl anneme düşkünsem karşımdaki de öyle olmalı.Annesini sevmeyen kimseyi sevmez zaten.

-V:Biraz da gündelik yaşantından bahsedelim spor diyet falan yapıyor musun?

    Diyet yapar gibi bir halim var mı?(Gülüyor)Açıkçası her şeyi azar azar yerim.Hep de aynı kilodayım.Çok hızlı kilo alıp veren bir bünyem olduğu için hep aynı dengede gidiyorum.Çok zayıftım 1-2 yıla kadar.Giydiklerim yakışmıyordu haliyle.Şimdi yuvarlak hatlarımı seviyorum.Spora gelince,spor hocasını hamburgere alıştırdım(Gülüyor)Şaka bir yana elimden geldiğince yapıyoruz bir şeyler.

-V:Bir günün nasıl geçiyor?

  Yataktan kalkıyorum.Bilgisayarı açıyorum maillerime bakıyorum.Sonra gidip elimi yüzümü yıkıyorum.Biraz bilgisayarda vakit geçirdikten sonra kahvaltı ederim.Akşam altıya kadar ya iş ya okul zaten.Evde olduğum nadirdir.Boş durmayı sevmem.Kışsa akşamları evdeyim.Ama yazsa akşam 7-8 gibi hayat yeni başlar.Muhakkak dışarı çıkılır.

-V:Hangi şarkılar seni anlatır?

   Pink Floyd,The Doors,The Who,Bob Marley,AC/DC,Celine Dion,Enya ve Adele şarkıları.Şu an en çok Adele-Love Song.Beni anlatıyor

-V:Hangi dergileri okursun?

    Harvard Business Review,E-ticaret Mag,Capital,Vogue

-V:Bu ara yaptığın bir çılgınlık?

     Kendime gömlek alacaktım.Babamın gardırobundan bir şeye bakarken baktım hediye bir sürü gömlek gelmiş.Kaptım birkaç tanesini.(Gülüyor)Kadın gömleklerinden çok daha hoş ve cool.Kadın gömlekleri çok süslü oluyor

-V:Güzel yemek yapar mısın?

  Belli olmuyor mu?(Gülüyor) 

-V:Modada tahammül edemediğin bir şey var mı?

     Çocukların ayrı topuk ayakkabı giymesi.O kadar anlamsız ve özenti ki.Omurgalarına çok zarar.Ayrıca gereksiz kadınsı.Çocukları kız veye erkek diye ayıramazsınız.O çocuktur.Yer,içer,oynar.Cinsel objeler yüklenmemeli.Büyüyünce yapacak şeyi kalmıyor sonra.Bir diğeri de 14-15 yaşındaki kızların aşırı makyajları ve platform ayakkabı merakları.Onların giydiği topuklu ayakkabıları ben bu yaşta giymiyorum.Yaptıkları makyajları inan yapmıyorum.Her şey yaşında güzel.15 yaşında 30 yaşında gibi davranan kızlar,30'unda da sıfır makyaj spor ayakkabı ile 18 göstermeye çabalıyor,görüyoruz.Bir de herkes her kıyafete portföy çanta takmaya kalkıyor.Olmaz.Yakışmıyor.Zaten portföyü de iyi taşıyan bir S.Sarıkaya'yı gördüm.Başka da görmedim.O tutuş,o çantanın hafif sallanışı.Tuvaletler mevzusuna gelirsek taşlı,pullu,güllü,dallı tuvaletler moda tarihinden lütfen silinsin.Dünyanın parası tuvaletlerin hiçbir yerinde olmasa minnacık illa bir tane taşı pulu oluyor.Tuvalette sade ve zarif tasarımlar tercih edilmeli.Abartılı saçların yerini uçuş uçuş saçlar almalı.Az makyaj en iyisi tabi ki

-V:Bu yıl neler olmalı kadınların gardıroplarında?

  Smokin ceketler çok moda.Şeffaf ayakkabılar,cam portföyler,hayvan desenleri,göbek açık detaylar,çizgililer,sarı ve turuncu kıyafetler,sonra kobalt mavisi,beyaz,şeftali,pudra tonları,floral desenler gibi.

2 Mayıs 2013 Perşembe

Şıklık ve Stil Sahibi Olmak Arasındaki Fark!

                      Şık insan lafı bizim ülkemizde genelde yanlış kullanılır.Şıklık yalnızca özel yerlere gidilirken sahip olunacak bir özellikmiş gibi bahsedilir.Halbuki şık diye tabir ettiğimiz insan her zaman şıktır.Buna benim yaş grubumdan olmasa da en bariz örnek Nebahat Çehre.Nebahat Hanım'a Nişantaşı'nda alışveriş yaparken rastlarsınız şıktır,bir davette rastlarsınız şıktır,plajda rastlarsınız şıktır.Neden mi?Çünkü her zaman yerine,belirlediği tarzına,estetiğe ve kendine yakışana göre "özenli" giyinir.Şık insan sabah yataktan kalktığında pijamasıyla da şıktır.Sabah Bebek'te eşofmanlarıyla koşarken de şıktır.Gittiği lüks restorana göre giyinmesiyle de salaş balıkçıya giderken ki haliyle de şıksa şıktır.Siz sadece özel bir davete giderken çok güzel elbiseler giyiyorsanız ama evde çamaşır suyu lekeli eşofmanla dolaşıyorsanız üzgünüm ama şık değilsiniz.Şıklık biraz daha yaşam tarzı.Tabi,bu free takılmayın,rahat kıyafetler giymeyin demek değil :) Ama yerine göre,temiz ve özenli olarak giyinmek çok önemli.Uyum doğanın kendisinde var.Lacivertle siyahı beraber giyerek onlara işkence yapmayın :) Eğer güzel kombinler yapmak istiyorsanız doğadan ilham alın.Örneğin menekşe.Sapı yeşil,kendi mor,ortası turuncudur.Bu kombini kıyafetlerinize uyguladığınızı bir düşünün.Birbirine ne kadar uyumlu renkler!Menekşe ne kadar mükemmelse siz de o kadar mükemmel renk uyumunu yakalamış olursunuz!
                  Son zamanlarda çok fazla üst düzey yönetici ile tanıştım.Çoğunun çalıştığı şirket her gün"Free Friday".Gördüğüm kadarıyla İK'cılardan genel müdürlere kadar herkes Free Friday'in affedersiniz ama suyunu çıkarmış.Özensiz bluzlar,ütüsüz pantolonlar,dağınık saçlar.Spor giyinmekle dağınık giyinmek arasında fark var.Spor giyinin eğer çok giyinmek istiyorsanız,ama lütfen temiz,özenli ve uyumlu olsun üstünüzdekiler.Hele ki şirket yaşantısında.Siz çalıştığınız yeri temsil ediyorsunuz.Bir nevi o şirketin vitrinisiniz!Yorgun olabilirsiniz,bir üstünüze sinirlenmiş olabilirsiniz,çocuklar evde sizi rahat bırakmıyor olabilir!Ama lütfen önce kendinize,sonra çalıştığınız yere saygınızı kaybetmeyin!Tonlarca para harcamanıza gerek yok.Sadece biraz fazla mağaza dolaşın.İndirimleri bekleyin,sokak arası butiklere bakın.Eğer bütçeniz azsa istiyorsanız pazara gidin.Ama uyum-temizlik ve özen üçgeninden uzaklaşmayın!TV'de Hülya Avşar'ı tenis oynarken gördüğünüz kıyafetlerle kendinizi iş yerine veya dışarıya atmayın!Saçını at kuyruğu yapıp,beyaz body-kaprisini giyen,bir de çapraz çantasını takan kendini dışarı atıyor.Eğer makyaja ihtiyacınız varsa makyaj yapın.Parfüm sıkın.Bu küçük ayrıntılara dikkat ettikçe etraftan aldığınız tepkiler de değişir.Bundan da önce aynaya bakarken mutlu hissedersiniz,daha güzeli var mı? :)
                  Stil sahibi olmak şık olmaktan biraz daha farklı.Stil hayata karşı çizdiğiniz çerçevedir aslında.Her stil sahibi insana şık diyemeyiz.Her şık insana da stil sahibi diyemeyiz.Örneğin Ajda,çok stil sahibi bir kadındır,ama bence pek de şık sayılmaz!Sahne kıyafetleri muhteşemdir ama özel hayatında oldukça farklı kıyafetlerle biraz sıradan görürüz sokaklarda,TV'de.Şıklık oluşturulurken,stil yaratılmalı.Ama stil yaratılırken aşırıya da kaçmamak lazım.Burada yine yerine göre giyinme kavramı geliyor.Örneğin bir bankacıysanız istediğiniz kadar stil sahibi  bir kadın olun mor saçlarla bankaya gidemezsiniz.Bir reklamcıysanız spor ceketler,kargo pantolonlar hayat kurtarır!Ama reklam ajansına da takım-elbiseyle gidemezsiniz.Stil yaratırken hemen bir Lady Gaga olmaya çalışmayın.Gündelik hayatta sahne kıyafeti gibi kıyafetleri kullanmayın.Stilinizle şıklığınızı birleştirmek istiyorsanız,stilinize şıklık katmak istiyorsanız şıklığınızı gündelik hayatınıza yayın!!!Şık olmak için özel bir zaman,özel bir insan ve özel bir mekan beklemeyin!Aynaya baktığınızda mutlu olacağınız şık ve stil kombinleriniz olsun! :)

23 Mart 2013 Cumartesi

Ayakkabılar!!!!!

Gerçekten bu yıl NY ve Londra sokak modasının içinde beğenmeye uygun şeyler çok zor buldum.Ya ben yaşlandım çok zor beğenir oldum ya da onlar giyinmeyi ayakkabı seçmeyi falan unuttu.Benim asla yaşlanma niyetim olmadığından :) onların zevksizliği aşikar.
 Bu yıl açık ayakkabı-çorap,ayakkabılardan bir karış çıkan parmaklar falan derken NY'ye ve Londraya tüm saygımı kaybettim. Marjinallik ayrı göz zevkini bu denli bozmak ayrı.Neyse gelelim beğendiklerime,bakalım siz de beğenecek misiniz?
                                Çok zarif çok kibar ve siyah zaten her hanımefendinin göz bebeği
                                        Siyah-beyaz diyorum başka bir şey demiyorum!!!!!!!
                                        Çok maskülen çok şık iş kadınları için şıklık yarışında ideal bir tercih
                                               Ahhh bordo bir din olsa inanırım <3 Asalet yine bizde dursun

                                                Biraz eski Türk filmi havası yakalayalım he ne dersin? ;)

                                                 Özellikle bilek kısmı çok güzel

                                                 Bacağınızı uzun göstermek için ideal bir seçim
                                             Üç kuruş fazla olsun çizgili olsun diyenlerden misiniz?
                                 
                                                 Şeffaf ayakkabı-çanta modasına en güzel en şık örneklerden birisi
                                            Rahat olacağım ben diyenlere
                                        Yok zarafetim yine ben de dursun diyenlere
                                          Bir çok renkle kullanılabilir














13 Mart 2013 Çarşamba

İş'te Hayat


   Bu aralar o kadar çok orta ve üst kademede çalışan kadınla tanıştım ve o kadar hayal kırıklığına uğradım ki inanın bu yazıyı yazmak zorunda kaldım.Hatta ilk kez erkeklerin kıyafet konusunda kadınlardan daha başarılı olduğunu gördüm.E-evet!Neden mi?Gelelim nedenlerine...
   Bu üst kademe çalışanları olan, kariyerine tur bindirmiş kadınlar nedense giyinmeyi bilmiyor.Kimisinin çalıştığı yer bir denetim firması kimisinin çalıştığı yer "free Friday"kalıbını benimsemiş,kimisi resmi kıyafette zorunlu yerlerde çalışıyor.Ama hepsinin ortak bir özelliği hepsi rüküşler.Ben kimseyi kolay kolay eleştirmem marka takıntım da yoktur.Uyum benim için esastır.Doğaya da bakın her şey bir uyum bir ahenk içinde.Ama kimse kusura bakmasın ki ben çok çalışıyorum işte yok "free Friday"efendim yok 5 çocuğum var falan gibi bahaneleri öne sürmesin.Saç baş bile taramadan canını sokağa atmış üst kademe yöneticisi mi olurmuş.Özellikle hizmet sektöründe çalışıyorsanız vitrin sizsiniz.Bir kere ne kadar free Friday kalıbı benimsenmiş olsa da bence bir reklam ajansında falan çalışmıyorsanız işe kotla gitmeyin,renkli ojeler sürmeyin,saçınız başınız dağınık olmasın,mutlaka makyaj yapın.Makyaj konusu önemli o dozajı ayarlamak çok mühim neden mi,şöyle ki bazı kadınlar resmen sahne makyajıyla işe gidiyor.Sanırsın uvertür olarak sahneye çıkıyor.Bırakın doğal halinizle kendinizi de demiyorum , o zaman da sabah sabah Casper gibi dolaşan kadınlar çıkıyor karşımıza.İşe giderken nasıl kırmızı ruj süremezseniz kimsenin sabah beti benzi atmış suratınızı da görmek isteyeceğini sanmıyorum.Makyaj yapmayarak genç görünmeye doğal olmaya çalışmak kusura bakmayın ama bir hayal.Bu arada çok güzel bir cilt çok güzel bir yüz ne bileyim ufak bir parlatıcı,ufak bir rimel efektiyle kendine gelir.Ama hiç makyajsız olmak yaptığınız işe de saygısızlık.Yani makyaj az da olsa kararındayken yüzün çerçevesidir,rengidir,ışıltısıdır.
    Bir diğer husus şu tapon gömlekleri,babaannemin giymediği kumaş pantolonları,zayıf gözükeceğim diye garson boy reyonundan alınmış gibi duran ceketleri.Gömlekler en hassas konu çoğu patladı patlayacak gibi duruyor.
   Ayrıca bakımlı olmak temiz olmak diğer bir önemli konu ama sırf banyo yaptım hamamdan kaçmış gibi canımı atayım dışarı olmaz.O saçlar bir fön ister bir tarak ister.Ben 3 çocuk annesiyim efendim yok çok fazla çalışıyorum da saçımı yapamadım olmaz.Bir kadın her zaman hoş olmalı.Daha doğrusu bir insan her zaman kendine bakmalı.Bırakın çevreyi kendinize saygınız olsun.Moralinizi yüksek tutmanıza yarar sağlar bu tür davranışlar. Maskülenliği abartmayın.Maskülenliğin yanına feminenliği eklemeyi unutmayın.İş hayatındayım diye Hasan Amca gibi giyinmeyin.
  Gelelim erkekler neden daha şık tezime.Yüksek mevki de çalışan bir erkek iyi maaş alıyorsa-ki alıyordur-ve bir tutam zevki varsa doğru markalarla karşılaşmışsa kadından daha şık olabilir.Neden?Çünkü erkekler için iyi markalar kombin ürünler satıyor.Takım elbisesinden Parfümünden çorabına kravatına her şeyi topluca aynı anda alabiliyorlar.Bunun yanına biraz bakımlı olmak doğru saç traşı falan eklendi mi bir erkek jilet gibi gözükür. Sağolsun firmalar da kıyafet yönetmelikleriyle erkekleri jilet gibi yapıyor.
  Evet benim söyleyeceklerim bu kadar,lütfen özen gösterin.Hayata özen gösterdiğiniz gibi kendinize de özen gösterin....Kendinizi sevin,en sevdiğiniz şeklinizle olun ama dikkat edin en sevdiğiniz şekliniz gitdiğiniz ortamlara da uyum sağlasın ;)