24 Mayıs 2011 Salı

Evlenmek İçin Alternatif(!) Nedenler

Şimdi hangi kadına sorsak nasıl birisiyle evlenmek istersin diye yakışıklı,kültürlü,zengin,karizmatik,zeki vs.vs.vs. şeyler sayacak.Cıkss kardeşim.Evlilikler bu yüzden yürümüyor işte.Bir insanda aradığın özellikleri sayarken genellemelerden uzak duracaksın.Daha özel,daha kişisel,daha kadınca ihtiyaçları sayacaksın.Mesela evleneceksem bir erkekte aradıklarım:
*Böcek öldürebilme:Bak bunun için harbi evlenilinir.Ağbicim hele ki benim gibi haşarat sınıfını görünce k*çı yanmış domuz gibi kaçanlardansanız.Bir kere artık böcek ahlakı da değişti.Eskiden sizi görünce karşılarında kaçarlardı.Cıkss artık üstünüze üstünüze geliyor bu ..mın hayvanları.Yani benim yerime böceklerle muhatap olacak,savaşa girecek bir cengaverle evlenmeyi tercih ederim evlenecek olsam.
*Kavanoz Açma:Bazı fabrikalar harbi bu kavanozları biz açamayalım,evlenmek zorunda kalalım falan diye mi yapıyor nedir,bir türlü açamıyorum o kavanozları.Kavanoz açabilen birine ihtiyaç var tabi evde.
*Yüksek yerdeki eşyaları indirme:Ben çok şükür uzun boylu bir kızım.Heryere yetiyor boyum da Türk kadınları malum max.1.65 oluyorlar.Yani yukarıdan yazlık-kışlık indirecek,üst raftan tencere verecek falan birisi lazım eve.
*Gelinlik giyme:Kardeşim gelinlik öyle bir kıyafet ki yani tek başına giymen mümkün değil.Ha manken,fotomodel falan değilsen tabi.Hani bu gelinliği giyeyim kendi kendime dolaşayım diyemezsin.Saçma olur.
*Gece dışarı çıkıp rahat rahat gezme:Hani bir nevi bodyguard gibi düşün.Sanki ünlü birisin millet senin için sana ulaşmak için çitleri,bariyerleri yıkıyormuş da sen de bu adamı koruma olarak almışsın gibi.Hem de bedavaya..;) Malum Türkiye burası ne yazık ki 2011 yılında kadınlar gece 2'de 3'te sokağa çıksa başına bir şey gelme olasılığı çok yüksek.
*Ev tamiratları:Elektirik işleri,ampül takma,musluk damlatması,çivi çakma gibi işleri yapacak birisi lazım.Ha biz kadınlar yapamaz mıyız,yaparız ama pis işler bunlar.Başkası yapsa memnun olurum ne yalan söyleyeyim.
*Gönül rahatlığı ile korku filmi izleyebilme:Korku filmi yalnız izlenmez kardeşim.Böyle korkunca koluna yapışacağın,tırnaklyacağın falan birisi olması lazım.Elaleme yapamazsın bunları.
*Her daim naz yapma:Arkadaş nazını bir yere kadar çeker.Ucunu kaçırmadan naz yapabileceğin birisi olmalı.
*Senin yerine araba kullanacak birisi:Araba kullanmayı severim.Ama Pazar günleri trafik çekilmez.Senin yerine ona buna küfredecek birisi iyi olur.Ya da tatil dönüşü falan.Yan koltukta oturup horul horul uyumak varken,bir şeyler tırtıklayıp yemek varken,gözlerini fal taşı gibi açıp yola bakmayı gecenin bir körü/ya da öğle sıcağında falan kim ister ki.Türkiye gibi trafik ve yol akışı olduğunu düşünürsek bir de.Ha tabi hafta arası elinden arabayı almayı unutmamak lazım.
*Toplum baskısı:Toplumun ne düşündüğü ile hiç ilgilenmedim hayatım boyunca ama ilgilenenler için önemli bir nokta tabi.
Yazarın Norma'sı: Tabi daha bir sürü neden var ama unutmamak lazım ki bir kadına evlenmemek için de çok süper alternatif(!)ler var.

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Harry! Pick Me(!)







  • Harry'e göz koyan(Galler Prensi kendisi) kızlar topluluğuna katılmaya karar verdim.William getti elden.Artık yapacak bir şeyimiz yok.Ama içimiz rahat Kate'e gitti.E güzel kız şimdi,Allah için(züğürt tesellisi)Ama arkadaş ne şans varmış kız da ya.Hani biz Türkler deriz ya,anası Kadir gecesi doğurmuş diye.Yani onlarda Kadir Gecesi yok tabi de bunu da anası Cadılar Bayramı'nda olmadı,Paskalya da falan doğurmuştur.Bir de okulda tanımışlar.Üniversitede. Arkadaş millet prenslerle aynı okula gidiyor, bizim okul arkadaşlarımız Facebook'dan kedili video yolluyor bize. Bizim okuldakilerin tümünü toplasan değil William,William'ın ayakkabı bağıcığı bile etmez.Önümüzdeki yaz İngiltere'ye gideyim diyorum.Bildiğiniz gibi Harry'de halka çok düşkün bir çocukcağız.Üstelik hala da bekar ;)Tanışırız, kaynaşırız Harry.Seninle evleniriz Harrycik,ufak bir dükalığımız olur.Mesela Oxford Dükü olursun sen ben de Oxford Düşesi falan.Bu da yeter bana.Gözüm yok inan İngiltere Kraliçeliğinde falan.Çok tok gözlüyüm tatlım.Bizim düğün ağabeyininkinden az daha güzel olabilir mesela..Öyle saatlerce ilahi falan okumaya gerek yok.Açtık mı komparstrayı amannn afilli afilli gireriz kilise bahçesine .Sonra küçük evimizin(!) bahçesinde domates,patlıcan falan yetiştiririz.Gayet(!) sade bir     hayat olur bizimkisi! gibi gibi gibi..Bekle beni Harry,I'm coming!

Yazarın Norma'sı:Harry düğünde gözünü Kate'in kardeşi Pippa dan alamamışsın.Getirtme beni oraya.Tamam Kate evlendi bir aileden bir kişi yeter Kraliyet ailesine.Pippa'ya da noluyormuş?cıks cıks cıks...

7 Mayıs 2011 Cumartesi

Scream 4'ten Beter Hediyeler

Gerçekten açık sözlü biriyimdir,hatta patavatsız olduğum bile söylenebilir.Ama bazen karşımızdakini kırmamak adına ufak tefek beyaz yalanlar söylüyoruz.Benim söylediğim beyaz yalanlar genelde bana alınan hediyeler üzerine olur.Hatta bu yalanlar öbür tarafta alehimize delil olarak kullanılacaksa cehennemde Turkish Kebap olacağım ona yanarım.Çünkü ne kadar açık sözlü olursam olayım,birisinin karşısına geçipte hediyesine laf söylemek çiğlik bence,yani olgun bir davranış değil.Hem kalp kırmayı sevmem.Hem o kişi seni düşünmüş falan öyle durumlarda var.Ayrıca zevksizse kabahat de onun değil.Zevk,estetik duygular Allah vergisi şeyler sonuçta.Allah'tan çevremdeki insanlar genelde zevklidir.Benim nelerden hoşlandığımı bilirler.Ben de hiçbir şeyi kolay beğenen biri değilimdir aslında ve herkes gerek giyim gerek ev eşyası gibi konularda oldukça zevkli olduğumu söyler ki bence de alçakgönüllü olamayacağım gerçekten zevkliyimdir.Ama bazen aldığım dehşentengiz hediyeler beni intihara sürüklüyor.Yani ben birisine hediyesini beğenmedim derken kaba olacağım korkusu taşıyorum orası tamam da karşımdaki de bu kıza bu olur mu hiç,diye hiç mi düşünmez?Yani bence hediyenin maddiyatı olmaz.Hediye düşünce işidir,düşünmek yeterli derler.Tamam kabul ama eksik.Düşünmek tamam ama doğru düşünmek lazım.Yani üzerine kafa yormak.Kimseye alelade bir hediye almam.Kendim bakarım,özenle seçerim.Ha bu kadar özendikten sonra karşındaki beğenmezse ne ala,ben elimden geleni yapayım da.Misal bugün.Bana hediye bir çanta geldi.Yani çanta olduğunu anlamam rahat bir on dakikamı almıştır .Tasarımcısını -ki bu çantayı tasarım diye nitelendirmek tasarım kavramına hakaret-gerçekten merak ettim.Korktum çantadan o derece.Acaba etrafa yanlış bir imaj mı veriyorum,benim imajım böyle mi aslında diye dehşete düştüm.Engerek yılanı desenli bir çanta(!)Hayır o çanta ile sokağa çıksam ve kaza ile Panter Emel'e falan rastlasam ya da bir PETA üyesine benim derimden çanta yaparlar.
 Bu hediye olayları zaten başlı başına bir alem.Pekte sevmem ben aslında.Al gülüm ver gülüm hesabı.Türklerde yaygın olan bir adettir:Karşındakinin sana aldığı değerde bir hediye almaya çabalarsın.Yani aslında hediyeyi sıradanlaştırır,maddi boyuta indirger ve anlamını kaçırırsın.Özelliği gider.İçinden geldiği gibi davranmazsın.Gerçekten artık yüzümde özel kaslar gelişti bu kötü hediyeler yüzünden.Suratım kakasını yapamamış bebek ifadesine bürünüyor her seferinde.Arkadaşlarımla ilgili bir sorunum yok,onların zevkleri gerçekten iyidir.Ben tanıdık-uzak akraba-komşulardan falan bahsediyorum.Ailem de zaten sağolsun nakit çıkışı yapar hediye yerine,ya da beraber gider alırız bana bir şey alınacaksa.Benim zavallı suratım ise bu kötü hediyelere henüz alışamadı ama.Bir de yalan söylediğimde domates gibi kızaran,bozaran bir insanım.Sevmem de yalanı.Anlaşılır zaten,söylemediğimden.Ama bu gibi durumlarda mecbur kalıyor insan.Misal bizim eve gelen borcamların haddi hesabı yok.Ev Şişecam fabrikası gibi oldu.Ve alınan şeye aşırı sevinç göstermeni bekliyor ya o kafası güzel arkadaş bu da beni ayrı intihara sürüklüyor.Bir de aldığı o canımmmm hediyeyi(!) ne zaman takacaksın/giyeceksin falan diye elinde kronometre ile gezen çatlaklar var.Bir bırak bakalım takarsam,giyersem her neyse bil ki beğenmişim.Yok takmıyorsam beğenmemişim,haz etmemişim,gıcık olmuşum kardeşim.Hem sen de böylece anlamış olursun.Hem de ne kadar kötü zevkli olduğunu kibar bir dille anlatmış olurum.Ruh dünyam çöktü bu kötü hediye mevzudan.Atamıyorum da ayıp diye.Ev Salı pazarı gibi oldu.Her kalitede mal var. Ne alırsan 1 milyoncu yapıp satsam mı diyorum bazen ama içim elvermiyor yine.Ama farzet ileride çok mühim biri oldum.Eşyalarımdan müze yaptılar.Benim gerizekalı torun da o engerek desenli çantayı atmadığımdan falan evde buldu,seviyorum sanıp müzeme falan koydu.Aneeemm rezalete bak.Vallahi mezarımda ters dönerimm..Zombi olur geri gelirim.Sen git yıllarca moda ikonası ol,Audrey Hepburn'den Yıldız Tilbe'ye dönsün imajın ölünce.Yok vallahi olmaz.En iyisi atayım ben bunları,napıyım vicdan micdan.Öldükten sonra rezil olmakta var bu işin sonunda.
Yazarın Norma'sı:Bırakalım bu hediye-mediye işlerini.Gerçekten dünya kötü hediyelerle daha kötü...;)

Bien que je ne veux pas de toi à mes côtés n'auront pas la Tour Eiffel

Je dois avoir fait une énorme faveur...Parce que Dieu est digne de vous m'avez vu.Prenez bien soin de mon corps est de me dire là encore.Ce n'est donc pas une parole.Je sais que, même je peux sentir au fond de mon coeur.Je me connais je ne regarde pas bon pour votre important."Je ne t'ai jamais quitté par la suite," je t'aime dire.Je m'en tiens à moi, si demandé.. Cela me donne une confiance, afin que vous ne pouvez pas deviner."Vous pouvez être heureux tous les« je t'aime dire.Le bonheur heureux que vous faites et qu'il constitue une grande partie de sa vie.J'ai aussi fait une dépendance, "Je t'aime dire.Pourrait atteindre cet objectif, je m'aime."Tout être humain est un pays, son cœur s'ouvre ambassade.plus belle place du pays, vous dites que vous aimez mon ambassade.Même si quelqu'un est jaloux de moi bref je sais, je t'aime moi le désir de partager avec quelqu'un d'autre.Parce que je vous suis, je partage avec quelqu'un d'autre.Chaque matin, je l'aime karşılamanı visage souriant.Ces gens ne peuvent pas voir un visage de la peur.Je tiens à vous dire beaucoup de foi, j'ai peur de dire quelque chose d'autre.La seule raison de peur de perdre sa peur d'aimer quelqu'un à mort.Love sur son travail depuis le début, peut-être à cause de la perte de quelqu'un vient à moi plus facile.J'ai peur de perdre le.Je ne sais pas comment était la vie avant que je ne.Je ne me souviens.Je n'ai jamais vu tant d'amour.Stand by me, s'il vous plaît.Je sais que tu aimes mon sourire.J'aime bien aussi le vôtre.Mais je ne se soucient pas de l'amour de ton amour, après avoir vu quelqu'un d'autre.Un jour, si je dois go-go-ne m'oublie pas.Ils ça veut dire de tout mon cœur. Je sais que vous aimez mes yeux,J'ai toujours envie de regarder mes yeux,Prends soin de toi .. C'est important pour moi.J'aime me vaut mieux important pour vous de regarder.Je t'aime, aime-moi vous le souhaitez....

5 Mayıs 2011 Perşembe

Sabah 06.56 Trenine Sen Koşa Koşa Yetişirken Benim Ayağım Takıldı Şekerim Ya

Aşk Tesadüfleri Sever filmini izlediğimde ciddi umutlanmıştım ben.Tesadüflere falan inanır gibi olmuştum.Hatta bu tesadüflerin hayatının aşkını getireceğine filan.Her sabah aynı trene biniyorum ben.İlk başlarda bu rastlantı iken sonra olmamaya başladı :) Bilerek 06.56 trenine yetişmek için  çabalamaya falan  başladım.Nedeni tahmin ettiğiniz gibi tabi.Her sabah aynı ve bana gülümseyen o doğa harikasını! görmek için bittabi.Eylül ayı falandı geçen sene.Akşamüstü tren bekliyorum istasyonda eve dönmek için.Bir grup gencin içerisinde bir tanesi bana gülümsedi.Ama ben böyle gülümseme görmedim.Aman aman..Yani okuldan dönüyorum diye kafa da integraller falan uçuyor tabi.Ben bunu hayal sandım ilk başta.Tabi dönüşte trende çocuğun hangi istasyonda indiğini gördüm.Şansa bakın ki aramızda 1 istasyon varmış...;) Ama yani ona bir daha rastlama ihtimalimi aklımın kenarından geçirmedim.Tesadüfe bakın ki sabah canım 06.56 trenine bindim,2 istasyon sonra trene kim bindi dersiniz?! :D Şaka mısın çocuğum sen diyecektim.Çocuğun tüm sevimliliğine rağmen aşktan ağzı yanmış ve o günlerde eski aşkıma sinirli olmamdan dolayı çocuğa ters ters baktım her gün.O yılmadı.Her gün güzel tebessümüyle falan baktı bana.Bir de işin komiği 2 metrobüs değiştirmeme rağmen onun da yolu aynı yere gidiyor sanırım benimle geliyor ve ben çocuğa sapık muamelesi bile yaptım yılmadı.Resmen sabrını deniyordum.Hayır çocuk nasıl desem insan değil.Üst -baş ,hal -tavır,ayrıca o da üniversiteli anladığım kadarıyla....Ve ben o aptal Eros'un bana daha önce ettiği saçmalıkları göz önüne alarak belki de hayatımın aşkını ciddi ciddi kaçırdım.Çünkü sınavlardı,okuldu derken 2 aydır aynı trene binmedim ve sanırım çocukta artık pes etmiş olacak ki şu an meydan da yok.Yani gitti bolunun pazarı sür eşşeği Niğde'ye oldu gene anlayacağınız.Bir ara ciddi ciddi Bülent Ortaçgil'den "Eylül Akşamı"nı bile mırıldandım.Hani sabah 07.30 vapuruna sen koşa koşa yetişirken..olan dizesini ezberledim ama bizim iş kaldı gene.
Yazarın Norma'sı:Şekerim aşk tesadüfleri sever mi bilmem ama her defasında ağzımıza s*çmayı çok seviyor onu bilir onu söylerim ben....

Yarım Ekmek Aşklara

  İlişki denen şey zaten zor,onun yarım kalmışı daha da zor.Hatta en kötüsü yarım kalan ilişkidir.İçimizde tamamlamaya kalkıştığımızda bambaşka bir şeye dönüştürürüz.Kaybetme korkusu da eklenince olmayacak anlamlar yükleriz,abartıkça abartır,adeta ilahlaştırırız.Aşk gibi saçma sapan bir yola saparız.Şunu da unutmayın ki:Başlamak bitirmenin yarısıdır.Birisini yolda gördük beğendik diyelim,onu bir daha "görememe ihtimali"miz varsa o insanı hayatımızın aşkı sanırız.Çünkü hepimizin aklında aşk imkansızdır,zordur,meşakkatlidir.Hayır.Hiçte öyle değil,aşkı sevimsizleştiren,onu zora sokan insanoğludur.Daha doğrusu insanların beynidir.İnsanların büyük aşkım,hayatımın aşkı diye tabir ettikleri insanlar,hep ya kendilerinden büyüklerdir,ya arkadaşlarıdır,ya akrabalarıdır,ya statü olarak kendilerinden üstün kişilerdir.Çünkü toplumların tabularına yenilmek istemez kimse,bunu aşmaya çalışır.Özellikle tabuların derin ve fazlaca olduğu yerlerde böyledir.İnsanlar yaşadıklarını değil yaşayamadıklarını aşk sanır,peşinden koşar.Akıntıya kürek çeker.Tabular çekicidir,cezbeder insanı.Kendinden çok büyük birine aşık olursun,bilirsin sen o insan için çocuksundur,bakmaz sana.İşin özünde insanoğlunun mazoşistliği yatar aslında.Ya da arkadaşına aşık olduğunu sanırsın.En yakınındadır,ama aşık olsan onu kaybedeceğini bilirsin.Bu yüzden caziptir işte.Ya da gider patronununa aşık olursun,ya da yakın bir akrabana.Senden kaçan,senden nefret eden vb.insanlara aşık olmak insanın yapısında var.Önemli olan bunu gerçek aşklardan ayırmak,hayatını bu yolda feda etmemek...
Yazarın Norma'sı:Yarım kalan yarım kalsın bırak,zaten tamamlanacak olsa çoktan tamamlanırdı...Yarım olan tamamlanınca bir bütün olmayacak,sıradanlaşacak farkında değilsin....

3 Mayıs 2011 Salı

Eros-Murphy Ortak Yapımı

Öbür dünyada yaşadığımız mutlu aşklara göre hesaba çekilseydik ben direkt cehenneme direk olurdum,cehennemde kombine biletim olurdu.Hem de en ateşli yerinden,zebani manzaralı....Olmuyor kardeşim.Ne yapsam Eros denen i*ne bir çelme takıyor bana.Birisi beni sevsin diyelim,hadi diyorum şu iyimiş ben de mi sevsem onu falan.İlla ya o insanın başına bir şey geliyor,ya uzak bir yere tayini çıkıyor,ya da benden vazgeçiyor kapımda köle olan insan.Yani bir insanı önemsemediğimde o insan bana deli divane oluyor ama önemser gibi olsam azıcık o insan pufff!!! yok oluyor.Evren benimle dalga geçiyor sanki.Bu işler Murphy denen herifle o Eros denen kanatlı p*ştun ortak işi biliyorum.İkisi elele vermiş benimle uğraşıyorlar.Kendi işiniz bakın oğlum.Sen Eros denen pislik,minnacık sakızdan medet umuyorsun,Murphy lan senin de kendine faydan yok.Göya kanunların var.Var da kime faydası var kanunlarının?Kendi işinize bakın.
 Ha bir de ben onu bilir onu söylerim.Bir insan onu önemsemediğinde sana tapıyor kardeşim.Ne arızalı bir ırkız.Niye insanlar böyle?Yani bırak karşındaki sana gelsin,defet..Hele karşında erkek denen canlı varsa..Aman aman...
Yazarın Norma'sı:Kardeşim,aşka inanma,aşksız da kalma.Eros'u sittir et,görüyorsun kendine faydası yok ki...